
Bir zamanlar Karadeniz köylerinde yaşamın merkezindeydi taşdeğirmenler…
Mısır hasadından sonra başlayan zahmetli ama bir o kadar huzur veren un yolculuğunun en önemli durağıydı. Kurutulan mısırlar, taşların arasında yavaş yavaş ezilirken ortaya çıkan o kendine has un kokusu, yorgunluğu alır, emeğin karşılığını sunardı.
Anadolu insanının en kıymetli yoldaşı olan bu değirmenler, sadece un üretmezdi; geçmişe, üretime ve sabra dair bir hatırayı da taşırdı. Bugün artık yok denecek kadar az olan taşdeğirmenler, Karadeniz’in kültürel mirası ve üretim tarihinin unutulmaz parçaları arasında yerini aldı.